Haber

Gürsel Erol: “Elazığ Hatta Bingöl ve Tunceli Afet Bölgesi İlan Edilmeli, Önlem Alınmalı”

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, 6 Şubat’ta meydana gelen depremin 10 değil 11 ilde etkili olduğunu, Elazığ’da vatandaşların günlerce evlerine giremediğini belirterek, “Mağduriyet yaşamamak için Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Deprem riski taşıyan Bingöl ve Tunceli bile afet bölgesi ilan edildi.Önleyici tedbirler alınmalı. Bugün tedbir alınsaydı ne Maraş, Adıyaman, Malatya, ne Hatay bu durumda olmazdı” dedi.

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat Pazartesi günü meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki büyük depremin ardından arama kurtarma çalışmaları sürüyor. 13 Şubat günü saat 10.55’te açıklanan resmi verilere göre 31 bin 643 vatandaş hayatını kaybetti.

CHP Milletvekili Gürsel Erol, 6 Şubat günü saat 04.17 sıralarında Kahramanmaraş Pazarcık’ta meydana gelen depremin kısa süre sonra Elazığ ve Malatya’da olduğunu söyledi.

Depremden etkilenen illeri yerinde inceleyen ve çalışmaları takip eden Erol, ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Erol, yetkililere 10 değil 11’inin afet bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulundu.

Koordinasyon sorununa dikkat çeken Erol, “Başımıza gelmeyen şey yok. Her yıl orman yangınları, seller, tsunamiler, depremler… Biz bu hükümetle birlikte talihsiz bir döneme girdik. Ama hala ders almıyorlar” diyerek hükümeti eleştirdi.

Erol’un ANKA’ya yaptığı değerlendirmelerden öne çıkanlar şöyle:

“MAAŞ MERKEZDEKİ DEPREM SONRASI 10 İLDE HER ZAMAN SARSMANIN OLDUĞU ALGILANDI: 24 Ocak 2020’deki o depremde 37 canımızı kaybettik. Ancak bina hasarı açısından o bölgede bugüne kadarki en büyük bina hasarlı depremi yaşadığımızı söyleyebilirim. TOKİ 25 bin konutu bir buçuk yılda 2 yılda yaptı. Maraş merkezli depremin ardından depremin hep 10 ilde meydana geldiği algılanıyor. Ancak o depremden en çok etkilenen illerden biri de Elazığ oldu. Ancak 2020 yılında Elazığ’da meydana gelen deprem nedeniyle yeni konutların yapılması, ölümcül ve enkaza dönüşen yıkım ile bizleri olumsuz etkilemedi.

ELAZIĞ ÜZERİNDEN GENİŞLETİLMESİ DURUMUNDA BİNLERCE BİNANIN YIKILMASI GEREKİYOR: Ancak bu depremler ve artçı sarsıntılar Elazığ’da hafif hasarlı ve orta hasarlı olarak nitelendirilen evleri 2020 yılında ağır hasarlı evlere çevirdi. Şimdi sanıyorum bugün itibariyle İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü teknik heyetlerinin valilik tarafından il genelinde yaptığı denetim ve kontroller sonucunda yüzlerce binanın yıkılmasına ilişkin kararlar alınıyor. Düşünün bu Elazığ geneline yayıldığında binlerce binanın yıkılması gerekiyor.

ELAZIĞ’TA BİNALAR YORULDU: Önleyici tedbir diye bir anlayış var. Bu tüm şubelerde var. Bir olaydan sonra müdahale etmek sonucu pek değiştirmez. Ancak bir olayın olabileceğini iddia etmek ve süreci en az zararla, en az mağduriyetle yönetmek başarılı bir kriz yönetimidir. Kahramanmaraş merkezli depremin ardından bölgede bir deprem daha bekleniyor. Yani fay sınırlarını tetikleyen bir süreç yaşandı. İnsanlar paniğe kapılmasın diye iller bazında özellikle Bingöl bölgesinden çok fazla isim vermek istemiyorum ama bunları televizyonda bilim adamları yorumluyor. Tedbir alınmazsa Elazığ’da binalar yorgun olduğu için Elazığ’da çok olumsuz yansımaları olabilir. Binaların ulaşım statiği ilk yapıldığı zamanki gibi değil.

BU DEPREM 11 İLİ ETKİLEDİ. ELAZIĞ’TA İNSANLAR GÜNLERCE EVLERİNE GİREMİYORLAR: Bir bölgenin afet bölgesi ilan edilmesinde kriter ve ölçüt ölü ve bina sayısı değil, risktir. Bir sonraki olası depremden kaynaklanan riskler ve depremin etkileri. Artık Elazığ riske açık bir yer. Bu deprem 11 ili etkiledi. Elazığ’da halk günlerdir evlerine giremiyor. Müthiş bir panik içindeler. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de eş zamanlı olarak tespitleri yaparak enkaza dönüşme riski taşıyan binaları tespit ediyor. Bu vatandaşların sorunlarının çözülmesi için o bölgenin de afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor ki bürokratik süreçler hızla ilerlesin. Vatandaşlarımızın hak, mal ve mülk mağduriyetleri giderilmelidir. Bununla ilgili bir talebimiz oldu.

BİNGÖL VE TUNCELİ, SARSMA RİSKİ ALTINDA BİLE AFET BÖLGESİ OLARAK İLAN EDİLMELİ: Elazığ deprem riski taşıyan bir bölge. Bu bölgede bir sarsıntı oldu, hala sarsıntı riski var. Valilik burada bir titreme olmadan gerekli tedbirleri almaya başladı. Ancak afet bölgesi ilan edilmeden burada insanımızın can ve mal güvenliğini koruyacak tedbirler alamazsınız. Şu anda yapılan çalışmalar vatandaşlar için inanılmaz bir mağduriyet yaratacak. Bu mağduriyetlerin yaşanmaması için Elazığ’ın mutlaka afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Deprem riski taşıyan Bingöl ve Tunceli bile afet bölgesi ilan edilmelidir. Önleyici tedbirler alınmalıdır. Bugün önlem alınsaydı ne Maraş, Adıyaman, Malatya, ne Hatay bu durumda olmazdı. Bilim adamlarını dinlemiyorlar, politikacıları dinlemiyorlar. İnanılmaz şımarık bir davranışları var. Biz biliriz, yaparız mantığıyla ülkeyi bu hale getirdiler. Beyin sarsıntısı öncesi, beyin sarsıntısı olduktan sonra da bilim adamlarını dinlemezler, bildiklerini yaparlar.

BU HÜKÜMETLER DÜNYA ÜZERİNDE YAŞANABİLECEK TÜM DOĞAL AFETLER DÖNEMİNDE BU ÜLKEDE BAŞARIYLA DENEYİMLENMİŞTİR: Bizim için yapacak bir şey kalmadı. Her yıl orman yangınları, seller, tsunamiler, depremler… Bu hükümetle talihsiz bir döneme girdik. Her şeyi yaşadık. Ne yazık ki bu ülke, dünyada yaşanabilecek bütün doğal afetleri en şiddetli haliyle bu hükümetler döneminde yaşamıştır. Ama yine de öğrenemiyorlar. Raporu kısmen Düzce depreminden sonra okudum. Bütün kusurlar orada bulundu. Ancak bu sadece bir rapora dönüştürüldü ve kaldırıldı. Ya deprem olduktan sonra onun hakkında rapor hazırlıyorsanız, İçişleri Bakanı ’emri verdim’ diyorsa, emir vermiş olabilirsiniz ama emriniz hazırlanmasına yetmez. Talimatınız, bu eksiklikleri gidermek ve olası şoklarda bu sorunların tekrar oluşmasını önlemektir. Bu süreçte kriz yönetimi çöktü. Devlet hep vardı, kamu kurumları… Ama hükümet yoktu. Devlet kamu kurumlarını da istihdam etmedi.

HER ŞEY VAR AMA HİÇBİR ŞEY VAR: Şu anda insanların tek bir isteği var, o da ‘cenazelerimizi bir bütün olarak alıp yıkamak, onlara karşı son görevlerimizi inanç ve değerlerimize göre yapmak’ istek ve arzusu var. Cesetler topraktan çıkarken iş makineleri hafriyatla götürüldüğü için zarar görmemesini diliyorlar. Bu hale geldi. Orada inanılmaz dramatik hayatlar gördük ve yaşadık. halklar; Ölü ya da diri kardeşlerini, babalarını, annelerini, çocuklarını nasıl beklediklerini gördük. Bunu Elazığ’da gördük ama burada çok daha yoğun gördük. İnsan son derece çaresizdir. Her şey var ama hiçbir şey yok. İdari bir kriz var. İdari kriz nedeniyle irade yok. İrade olmadığı için herkes birbirinden talimat bekliyor.”

onikisubathaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu